17 Mayıs 2007 Perşembe

Redd-i Miras



Türkiye Cumhuriyeti kan ve gözyaşından başka resmi tarih ve redd-i miras temelinde kurulmuştur. Peki resmi görüş tarafından reddedilen miras Osmanlı mirası mıdır? Okul kitaplarında övündüğümüz Fatihler, Yavuzlar, Kanuniler Osmanlı soyu olduğuna göre, öyle olmasa gerek.

1908’den itibaren Osmanlı’yı perde arkasında idare eden İttihat ve Terakki’nin kurduğu yeraltı istihbarat örgütü Teşkilat-ı Mahsusa’nın devamı olan Karakol Cemiyeti, Kurtuluş Savaşı’nın başında Anadolu’ya subay ve silah kaçırıyordu. İşgal yıllarında İngiliz istihbaratının Karakol Cemiyeti’ne sızdığı biliniyor, bunun doğal sonucu olarak İttihat ve Terakki’nin önde gelenleri Malta’ya sürgüne gönderildi. Karakol Cemiyeti daha sonra İttihatçı tutumu nedeniyle Mustafa Kemal Paşa’nın direktifleri ile kapatılmıştır fakat bakiye kadroları bugünkü MİT’in nüvesini oluşturmuştur.

Kurtuluş Savaşı sırasında tasfiye edilen bir başka ittihatçı kadro Çerkes Ethem liderliğindeki Kuvvay-i Seyyare’dir. Çerkes Ethem de Teşkilat-ı Mahsusa’dan yetişmiştir. Çerkes Ethem Batı Anadolu’daki Anzavur Ayaklanmasını bastırır, Yunan Ordu’suyla karşılaşmak istemesine rağmen TBMM’nin ricası üzerine Yozgat’a geçer Çapanoğlu ayaklanmasını bastırır. Kusurlu gördüğü Ankara Valisi Yahya Bey ve Refet (Bele) Bey'in, İstiklal mahkemesinde yargılanmak üzere Yozgat'a gönderilmesi isteğine Ankara olumlu yanıt vermez. Buna kızan Ethem’in "Ankara'ya dönüşümde Büyük Millet Meclisi Başkanı'nı Meclis önünde asacağım" dediği rivayet olunur. Düzenli orduya uyum sağlayamayacağı anlaşılınca İsmet İnönü komutasındaki birliklerce sıkıştırılıp aslen çarpışmak istediği Yunanlılar’la kaçtığı Atina’da vuslata erer.

Ethem’in tek kabahati ittihatçı olması değildir. Ethem Bolşevikler’e meyletmektedir. Kuvvay-i Seyyare, ağabeyinin kurucularından olduğu Kızıl Ordu’nun müslüman versiyonu olan Yeşil Ordu’ya dönüşmektedir. O zamana kadar Bolşevikler tarafından Moskova’da Mustafa Kemal’in İngilizler ve Fransızlar'la anlaşma ihitimaline karşılık koz olarak yedekte bekletilen Enver Paşa sahaya sürülmüş Batum’a gönderilmiş, burada “Doğu Halkları Kurultayı”na katılmıştır. Enver’in düşüncesi Trabzon üzerinden Anadolu’ya geçip milli mücadeleyi idare etmektir. Bu gerçekleşmeyince, sonraları Turan sevdası peşinde Tacikistan’da telef olur.

Bolşevikler’le görüşülecekse ben görüşürüm diyen Mustafa Kemal, o zamana kadar Bolşevikler’den gelen para ve silah yardımının devam etmesi için Ankara’da Kızıl Ordu’nun efsanevi kurucu komutanı General Frunze ile görüşür, pürüzler giderilir, Rusya’dan yardımlar gelmeye devam eder. Mustafa Kemal, Yeşil Ordu’yu fesh ederek bunun yerine Kemalist Komünist Parti’yi kurdurur. İlginç bir not: İslami-Bolşevik Yeşil Ordu’nun kurucuları arasında Kemalist İttihatçılar’dan Cumhuriyet Gazetesi Kurucusu Yunus Nadi de vardır. Cumhuriyet Gazetesi acaba “tehlikenin farkında mıdır?”

İttihatçıların tasfiyesine yönelik son hareket Cumhuriyet kurulduktan sonra 1926'da Mustafa Kemal'e karşı planlanan İzmir Suikasti ile olur. İttihat ve Terakki’nin kurucularından Doktor Nazım da suçlu bulunarak idam edilmiştir. Doktor Nazım I.Dünya savaşı sonrası kaçtığı Almanya’dan Türkiye’ye dönmüş olmasa belki de şimdi Şişli Abide-i Hürriyet Tepesi'nde, Enver ve Talat Paşalar ile birlikte yatıyor olabilirdi (Talat Paşa’nın mezarı 1943 yılında Almanya’dan, Enver Paşa’nın mezarı da 1996’da Tacikistan’dan, Türkiye’ye getirildi. Cemal Paşa ise ölümünden sonra 1922’de Erzurum Karskapı Şehitliği’ne defnedilmişti). İlginç bir not daha: Doktor Nazım 1916-1918 yılları arasında Fenerbahçe Kulübü Başkanlığı yapmıştır.

Velhasıl-ı kelam, Ethem gibi kader kurbanları bir yana, resmi görüşün bir bir affedip tekrar bağrına bastığı, Çanakkale’de 250 bin, Sarıkamış’ta 90 bin vatan evladının, Doğu Anadolu’da yüzbinlerce masum Ermeni’nin kanına giren bu İttihatçılar’ı ne kadar reddetsek azdır.


Yazının devamı
Banner from George Steinmetz

(*) Yavaş yürüyorum bela bana yetişiyor, hızlı yürüyorum ben belaya yetişiyorum.